Homeopati, zıtlıklar teorisi üzerine
kurulmuş klasik tıbbın aksine, benzerlikler teorisi üzerine
kurulmuştur. Buradan yola çıkarak bedenin kendi doktorunun zaten var
olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Homeopati bedenin doktorunun yinekendisi
olması için bedene nasıl tedavi edeceğini öğretmesi şeklindedir. Bilinmesi
gereken diğer bir önemli husus ise her bedenin hastalık etkenine farklı yanıt
vermesidir. Bu nedenle her beden kensini iyileştiriken farklı davranır.
Homeopat doktor bu farklılığı ortaya çıkarıp, bedenin kendisini doğru tedavi
etmesini sağlar. Kullanılan ilaçlar tamamen zararsızdır ve klasik tıp ilaçları
ile birlikte kullanılabilir. Homeopati hemen tüm rahatsızlıklar için kullanılabilir.
Homeopati,
‘benzeri benzer ile tedavi etme’ (similia similibus currentur) prensibine
dayanır. Hastalık belirtileri aslında, hastalık ile savaşan vücutta meydana
gelen değişikliklerdir. Klasik tıp bu belirtileri ortadan kaldırmaya çalışır;
öksürüğü keser, ateşi düşürür, ağrıyı dindirir.. Homeopati ise belirtileri
olduğu gibi ele alır, vücudun savunma sistemine dair işaretler olarak görür,
bastırmaya çalışmaz ve hastalığın başka bir düzlemde olduğunu savunur
Samuel Hahnemann tarafından keşfedilen homeopati 19. yy’dan beri
benzerlik kanununa uygun şekilde uygulanmaktadır. Bununla birlikte homeopati,
klasik tıp uygulamalarının aksine birçok farklı yaklaşımla
sergilenebilmektedir. Bu durum sadece her homeopatın kendine has bir yöntem
çizmesiyle sınırlı olmayıp, her hastalık durumunun da kendine has homeopatik
yaklaşım gerektirmesi gerçeğini ortaya koymaktadır.
Çoğu vakada kişinin hastalığı nedeni ile ihtiyaç duyduğu
remedinin(homeopatik ilacın) sadece hastalık totalitesine uygun olmadığı,
kişinin karakter yapısının ve hatta fiziksel özelliklerinin de bu ihtiyaç
duyduğu remediye has özellikler taşıdığı gözlemlenmiştir..
Akut vakalarda kişinin yapısal (kronik) ilacının haricinde yüksek seçicilikteki remedilere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu akut vakalardaki remediler çoğu kez, kişinin fiziksel – duygusal –mental yapısından uzak teşhis edilmektedir.
KANSER
Kanser durumuna bakıldığında, kişi halen kendine has duygusal ve
mental yapısal özellikler barındırmasına rağmen, aynı akut hastalıklarda olduğu
gibi yapısal durumun dışında bir yön çizmektedir. Başka bir açıdan
söylendiğinde; kişinin yapısal durumunun kanser gelişiminde bir panik atak, bir
mide ülseri yada bir kronik idrar yolu iltihabı gibi majör rol oynamadığını görülür.
Bunun nedeni hastalıkların homeopatik sınıflamadaki gerçek hastalık
kategorisinden farklı olmasıdır.
Kanser hastalığının seyri ve müdahale etme süresinin kısalığı,
klasik homeopatinin olmazsa olmazlarından olan, “bekle ve gör”(homeopatik
yaklaşım) prensibini uygulanmasını riskli hale getirmektedir. Bu nedenle kanser
tedavisinde homeopatik yaklaşım, kanserin homeopatlara yol göstermesi değil
homeopatik tedavinin kansere yol göstermesini sağlamak şeklinde olması daha
uygun gözükmektedir.
Homeopatik tedavinin klasik tıp kanser tedavisine eklenmesi
yarar sağlayabilir. Bununla birlikte klasik tıp ile kanser tedavisinin
getirdiği bedensel bitkinlik minimalize edilebilir. Ayrıca kansere bağlı,
özellikle ileri evrelerde, ağrı tedavisinde ciddi bir yardımcı olabilir.
Homeopati kanser tedavisinde tek başına yeterli değildir. Kişinin bedensel
gücünü arttırabilmek adına yardımcı olarak uygulanabilir.
Kanser tedavisinde, belkide
en önemli olan en kısa zamanda homeopatik tedaviye klasik tıp ile beraber başlamaktır.
Bedenin yaşam gücü kritik seviyenin üzerinde iken uygulanan homeopatik
tedavinin etkinliği çok daha fazla olacaktır.
Homeopati
Kişiye Özel ve Bütüncül Bir Tedavi Şeklidir ve
Tüm Hastalıklarda
Rahatlıkla Kullanılabilir
Remedi;
Homeopatik ilacın genel ismidir.
Herkesin DNA sarmalı kendine özgüdür ve
bu sarmal kişinin fiziksel ve psişik özelliklerini belirler. Homeopatide her
hasta için tamamıyla doğal maddelerden (bitkiler, mineraller, organik ürünler,
doku ekstreleri..) tek bir ilaç (remedi) hazırlanır. Homeopatik remediler
sağlıklı kişilerde hastalığa özgü belirtiler oluştururken, hastalarda iyileşme
aracı olur. Her remedi, bireye özgü belirtiler bütününe etki eder, çünkü her
insanın vücudu ve hastalığı kendisine özgü belirtiler gösterir(hastalık yoktur,
hasta vardır). Remediler maddelerin enerji verici özelliklerinden faydalanarak
vücuttaki uyum ve dengeyi tekrar sağlar, savunma ve iyileşme sistemlerini
güçlendirir; bir başka deyişle kişinin ‘yaşama gücünü’ harekete geçirir.
Remediler hastanın kendi gücüyle çalıştığı için yan etkisizdir; bebeklerde,
hamilelerde ve yaşlılarda güvenle kullanılabilir. Homeopati hücre düzeyinde
çalışır ve tüm bu etkileri ile iyi bir anamnez- tecrübe ile tüm hastalıklarda
iyileşme görülebilir.
Doğal Hastalık – Doğal İyileşme
Homeopatide kullanılan Arnica, Veratrum, Lycopodium gibi bazı bitkiler Fitoterapi’de; belladona, kinin gibi bazı ilaç hammaddeleri klasik tıpta kullanılır. Homeopatik ilaçlar bu maddelerin enerjilerini açığa çıkaran ‘potansizasyon’ yöntemiyle hazırlanır. Bu ilaçlar ileri derecede sulandırılır ve mekanik enerjiye tabi tutulur. Homeopatik ilaçların iyileştirme süreci, hastalıkların kendiliğinden iyileşme sürecine benzer. Önce kişide hastalığın bütün belirtileri görülür. Homeopatik ilaç alındıktan sonra hastalık belirtilerinde bir artış gözlemelenebilir(alevlenme, ilk kötüleşme) sonra tam bir iyilik hali gelir. Hastalıkta bir artış gözlenmesi panik oluşturmamalıdır. Homeopatiden her türlü fiziksel rahatsızlıkta, ciddi kronik hastalıklarda, ruhsal bozukluklarda faydalanılabilir.
Yemek alışkanlıklarınızı sizden yapılmasını istenen laboratuvar sonuçları ve beslenme şekliniz, ihtiyaçlarınız ile değerlendiirlerek sağlıklı ve dengeli bir şekilde programın kurucusu tarafından hazırlanan kişiselleştirilmiş bir beslenme programının hazırlanması ve buna uyulmasının sağlanması ile yapılmaktadır.
Kupa uygulamasının kan alınmadan yapılan şeklidir. Bazı hastalardan kan alınmaz. Kuru kupa yapılır. Hacamat öncesi kuru kupa ile hazırlık yapılır. Özel bir iltihap oluşturulur, bağışıklık sistemi harekete geçer ve hastalığı önler.
Hacamatdan önce 1-2 dakika kuru kupa yapılması iyidir. Bazende resimde görüldüğü gibi kuru kupa ile akupunktur uygulaması birleştirilerek çok daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
hacamat ile m-RNA ya hücresel mesaj verilerek hastalıklardan korunabileceğine dair Ülkemizde yapılmış bir bilimsel çalışma lütfen dikkatlice okuyunuz; https://acikerisim.erbakan.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12452/3888
1873 yılında bir Alman biyokimyacı doktor Schuessler tarafından 12 hücre tuzu, tanındı ve kategorize edildi. O, vücudun ihtiyaç duyduğu bazı önemli minerallerin, kendi hücrelerinin tümünde, uygun bir denge içinde olduğunu çok ilginç bir hikaye ile bulmuştu. Bir dengesizlik veya bu minerallerin herhangi birinin eksikliği, dokularda hastalığa yol açabiliyordu. Dokulara eksik minerallerin takviye edilmesi dengesizliği düzelttiğinden, hastalık da ortadan kalkıyordu. Bu, görünüşte oldukça basit olan tedavi sistemi, genel sağlık üzerinde pratik bir uygulama alanına sahiptir. Hücre-tuzu terapisi olarak adlandırılan bu tedavi de, vücudun eksikliğini duyduğu ve istediklerinin ona eklenmesi esasını taşıdığından, baş gösteren hastalıkları ilaçlar ve diğer kimyasal maddeler ile baskılamanın aksine, oldukça önem taşırlar. İlaçlar, eksik olan hücre besinlerini yerine geri koymazlar, onun yerine eninde sonunda sorunu yoğunlaştıracak zararlı kimyasalları vücuda sokarak sizi kısır döngüye sokarlar ve tam bir iyileşme sürecine giremeyabilirsiniz, oysa Schüssler Tuzları ile bu durum yeterli sürede tam bir çözüme kavuşabilir.
Schüssler Tuzları Nedir?
Schüssler Tuzları’nın çoğu, homeopatik potansiyele sahiptir, maddenin anlık etkinliğini büyük bir etkiye çevirirler. Potensiyalizasyon süreci, maddenin temel enerjisini yükseltirken, aynı zamanda dozaj miktarını azaltır.İçerisinde çok çok az madde vardır önemli olan bunları hücre içerisine girerek işlevsellik kazanmasıdır
Dr. Schussler, yakılmış insan bedenlerini inceleyerek, toplam kalıntıların, 12 temel maddeden oluştuğunu bulmuştu. Bu bulgulardan itibaren Schussler, yanmış dokulardan arta kalan 12 tuzun – ki şimdi adı doku tuzu olarak kaydedilmiştir.
Kişi, bu 12 tuzdan her hangi birinin eksikliğini yaşadığında hastalık meydana geliyordu. Schussler, bu çeşitli hastalıkların tedavi edilmesi için, hastaların tuzları genel olarak ağızda eritilerek alınmasını öneriyordu. İnancı, tuzların hücrelere gerekli besini sağladığı yönündeydi. Hücre beslenme yeterli gelirse, hücre metabolizması normale dönerek ve vücut sağlıklı olacaktır.
Günümüzde, Schussler’in kullandığı hücre tuzlarının kendilerinin doğrudan besin takviyeleri olmadığını anlamış bulunuyoruz. Hazırlanmasında D6-D12 gibi belirtilen homeopatik dozaj prensipleri geçerlidir. Tuz kullanımının seçimi genel olarak Yüz Okumasına göre yapılır.
YÜZ OKUMANIZ NASIL YAPILIR
Dr. Schüssler tuzları 12 mineralden oluşan ayrıştırılmış mineral tuzlardan oluşuyor. Hücrenin işletim fonksiyonlarının düzenlenmesi açısından ihtiyaç duyduğu minerallerin karşılanması ile vücutta meydana gelen deformasyonların önüne geçerek iyileştirilmesini mümkün kılmaktadır. Fakat öncelikle yapılacak yüz okuma ile vücudunuzun hangi minerale ihtiyaç duyduğunun belirlenmesi gerekir. Bunun sebebi zaman içerisinde eksilen maddelerin yüz üzerinde çeşitli algoritmalar ile belirti vermesidir. Ayrıca bu eksiklikler ileride karşılaşabileceğiniz hastalıkların ön habercileri olduğundan yüzden teşhis olarak da adlandırılmaktadır. Yüz okuma ile yapılacak tespitler ve Schüssler tuz kullanımı iyi Tıp bilgisi ile beraber homeopati ve yüz okuma bilgisi gerektirdiğinden bu konuda yetkili ve bilgili doktorlar tarafından yapılması önem arz eder.
Ayrıca kimyasal ürün olmadığı için yan etkisi bulunmadığı gibi doku tuzları olarak adlandırılırlar. Bu doku tuzlarının kullanımı mutlaka ilgili hekim tavsiye ve önerileri doğrultusunda yüz analizinin ardından gerekli görülmesi halinde kullanılmalıdır.
1-Calcium floratum D12
Kalsiyum Fluoratum, bağ dokusu, bağ ve tendonların elastikiyetini yükseltmesi yanı sıra, kemiklerin ve dişlerin sıkılığını artırır. Varis destekleyici tedavinin yanı sıra, kas ve bağ yaralanmaları ve suşları için uygundur.
2- Calcium phosphoratum D 6
Kalsiyum Fosforikum, kemik ve dişlerin büyümesini ve iyileşme süreçlerini destekler. Kırıklar ve osteoporoz tedavisinde de yardımcıdır.
3- Ferrum Fosforikum
Ferrum Fosforikum, tüm enfeksiyonların ilk aşamalarında büyük bir yardımcıdır. Akut enflamasyon, ateş vakaları, taze yaralar, kesik ve dikişler, birinci derece yanıklar için uygundur.
4- Kalium chloratum
Kalium chloratum, rinit, bronşit, gastrit, kolit ve sistit gibi tüm mukus iltihaplanmalarında yardımcıdır. Özelliğin hastalığın dışarı sızma gibi net semptomları gösterdiği, enflamasyonun ikinci evresinde etkilidir.
5- Kalium Fosforikum
Kalium Fosforikum, zihnin dengeli bir hal içinde olmasına yardımcı olur ve sinir sistemini dengeler. Zihinsel, duygusal, fiziksel yorgunluk ve halsizlik tedavisinde destekleyicidir. Depresyon tedavisinde etkindir.
6- Kalium sulfuricum
Kalium sulfuricum, kronik iltihapları ve kronik cilt bozuklukları gidermek için yardımcıdır. Yavaş iyileşen yaralarda, boğaz, konjonktiva ve burun gibi mukoza iltihaplarının iyileşme sürecini destekler.
7- Magnezyum Fosforikum
Magnezyum Fosforikum, sık karşılaşılan kramp ve kas spazmları tedavisinde etkilidir. Kas ağrısı, adet ağrıları, gastrointestinal sistemdeki ağrılı spazmlar, boyun veya omuzdaki olası gerilimler tedavilerinde destekleyicidir.
8- Natrium chloratum
Natrium chloratum, vücut sıvılarının dengesini düzenler. İshal veya kusma gibi gastrointestinal şikayetlerde yardımcıdır.
9- Natrium Fosforikum
Natrium fosforikum, asit-baz dengesini düzenler ve hiperasidite tedavisinde etkilidir. Genel olarak metabolizmaya yardımcı olur ve yağ açısından zengin gıdalar ve asit reflü sindirimindeki hazımsızlık, mide gazı ve bozuklukları gibi sindirim şikayetlerinde destekleyicidir.
10- Natrium sulfuricum
Natrium sulfuricum genel detoksifikasyon işlemleri ve sıvı atılımını destekler. Aşırı doku sıvıları salgılanmasında yardımcı olur ve karaciğer fonksiyonunu destekler.
11- Silicea
Silicea saç ve tırnakların elastikiyetini ve sıkılığını korumaya yardımcı olur. Kırılgan saçlar ve tırnaklar, saç dökülmesi ya da düzensiz tırnak büyümesi durumunda etkilidir. Silicea, elastikiyetini artırarak deri ve bağ dokusu güçlendirir.
12- Kalsiyum sulfuricum
Kalsiyum sulfuricum’un anti-inflamatuar bir etkisi vardır ve hücrelerin büyümesini destekler. Apse, sivilce, püstül ve pürülan süreçleri durumunda yararlıdır.
Daha sonradan ek tuzlar da çıkmış olup bunların Almanya gibi bazı Avrupa ülkeleri ve Amerikadan teminedilerek kullanımı mümkündür Halen Ülkemizde temini mümkün olmamaktadır. Örn Schüssler Salze No: 18 (Calcium sulfuratum) bizim hem zayıflattığımız hastalarımızda hemde normal detoks süreçlerimizde bir ara dönemde kullandığımız önemli bir tuzdur Yurtdışından temini ile kullanılabilmektedir.
Korona aşılarından önce ve sonra aşının olumsuz etkilerine karşı bir süre Kullandığımız Schüssler Salze No: 4 ( Kalium chloratum )ülkemizde 2 farklı firmanın ürününden temin edilebilmektedir. Doğru ürünü doğru zaman ve saatte yeterli miktarda usulüne uygun kullanmak önemlidir.
Schuessler Tuzları ve Yüz Analizi -Dr. Schüssler Yüz Analizi-Yüz okuma tekniği-Süsler tuzları-Yüz analizi-Yüzden teşhis-
Eliminasyon diyeti, kronik inflamatuar hastalıkların iyileşmesinde çok etkili bir bakış açısı sunan fonksiyonel tıbbın olmaz ise olmazı olan özel bir diyettir. Diyet desekte temel amacı Bağırsak Sağlığının sağlanarak şifaya ulaşmak öncelikli olarak düşünülür. Kilolalarınızdan 2.cil olarak kurutlursunuz. Amacı bağırsaklardaki bağışıklık sistemi cevabını normale çevirmek maksatıyla bedenimizin Alerjen olarak tanıdığı tüm besinleri kesmek esasına dayanır. Bundan sonra iyi bir bağırsak florası ve detokslarla kilo verilerek tam bir şifaya ulaşma yoludur. Eliminasyon diyetinde ciddi anlamda kısıtlamalar söz konusudur bu nedenle süresi Fonksiyonel Tıp ve GAPS danışmanlığı konusunda eğitimli doktor kontrolünde yapılmalıdır. https://www.fonksiyoneltip.com/doktorlar/?il=6 http://www.gaps.me/find-a-gaps-practitioner.php
Eliminasyon Diyetinde Tamamen Yasak Olan Bazı Besinler
Tüm Şeker ve Tatlandırıcılar (Meyve suları, Mısır Şurubu dahil)
Tahıllar. (Çok Önemli)
Süt Ürünleri (Peynir-Yoğurt-Süt)
Yumurta
İşlenmiş Et Ürünleri (Sucuk-Salam-Sosis gibi)
Kabuklu Deniz Ürünleri
Mısır
ELİMİNASYON DİYETİNDE NELER YİYEBİLİRİZ
Sebzeler ve Meyveler ( Organik )
Pirinç (Şehriyesiz, Zeytinyağı yada Sade Yağ İle Yapılmış Karacadağ Pirincinden Pilav Yenilebilir)
Soya ve Yer Fıstığı Dışındaki Tüm Bakliyatlar Serbest (glutenli tahıl almayınız)
Çiğ Kuruyemişler (Ceviz,Badem,Fındık)
Tohum Gıdalar (Kavrulmamış Çekirdekler…)
Kuzu Eti (Süt Kuzu)
Balık (Mevsimindeki, Küçük Deniz Balıkları, Olta balıkların küçükleri)
Kümes Hayvanları ( GDO’ suz Beslenen Organik Tavuk )
Glutensiz Tahıl Ve Benzeri Gıdalar (Amarant-Kinoa Unları)
Sağlıklı Yağlar: Zeytin Yağı- Sade Yağ (Isıtılarak Sütü Ayrılmış Doğal Tereyağı)
Yeşil Çay Serbest, Siyah Çay?(az miktarda açık dem siyah çay) Bu diyette size kötü gelmeyen tüm sebzeler, baklagiller ve meyveler yenilebilir.
Zeytin, zeytinyağı ve bitki çayları serbest. Kahve ve siyah çay çok az içilebilir. Eliminasyon Diyetinde yardımcınız mutlaka Fonksiyonel Tıp ve GAPS konusunda eğitim almış olan bir hekim olmalıdır.
Size Özel Belirlenecek Alerjenlere Karşı Test Yapılabilmektedir.
Bağışıklık sistemi, çevremizden burun, bağırsaklar, solunum ve deri yoluyla vücuda giren yabancı ve zararlı maddelere karşı vücudu koruyan bir sistemdir.
Bazen bağışıklık sisteminin yabancı ve zararlı maddelere karşı reaksiyonları aşırı olabilir. Bu durumu alerji olarak adlandırırız.
Genetik yatkınlığın söz konusu olduğu söylensede bazı alerjenler hastalığın oluşumunda önemli birer etkendir.
Alerjenler, çevresel alerjenler (ev tozu akarları, küf mantarları, polenler, hayvan alerjenleri), böcek alerjenleri, besin alerjenleri, ilaç alerjenleri ve mesleki alerjenler olmak üzere beş ana grupta toplanır. Bunlardan test edilmesini istedikleriniz ve yaşantınıza göre hekiminizin önerdiği maddelere test yapılır. Nelere alerjinizin olduğu belirlenir. Genel olarak 16,20 veya30 ayrı alerjene test yapılmaktadır. Bunun dışında istediğiniz, süphelendiğiniz ama emin olamadığınız ürün yada maddelere karşı test yaptırabilirisiniz.
Peki Alerjilerinizi Öğrenmekle Ne Kazanırsınız. Dikkat Etmeniz, kaçınmanız gereken besinleri. Açık havada evde dikkat edilecekleri. Başınıza alerjik durum geldiğinde ilk ne yapabileceğinizi. İsterseniz alerjinizi yenmek için alabileceğiniz tedavileri öğrenirsiniz.
Alerji Testi Ankara
Dr. Pınar KOÇYİĞİT Whatts App : 05058334340 cevaplayalım.
Sağlıklı bir yaşam için olması gereken ruhsal, bedensel ve zihinsel enerji dengemizin sağlanmasında tercih edilen akupunktur tedavisi köken aldığı Çin’de uzun bir geçmişe sahiptir. Vücutta enerji dengemiz bozulduğunda hastalıklar ortaya çıkar. Bozulan bu enerji dengesi akupunktur yardımı ile tekrar sağlandığında Vücudumuz hastalıklarla başa çıkabilir.
YNSA Akupunkturdan Farklı mıdır ?
YNSA bir mikrosistem akupunktur yöntemidir. Yani geleneksel Çin tıbbına göre yapılan vücut akupunkturundan farklıdır. Mikrosistem , vücuttaki tüm organ ve doku yansımalarının kafa, kulak, el, göz, ayak tabanı gibi küçük alanlarda tümüyle temsil edildiği ilkesine dayanır. İyileştirme ve dengeleme tekniğidir. Akupunkturun kafa bölgemize uygulanması esası ile çalışır.
Dr. Yamamoto tarafından keşfedilmiştir. İ Dr. Yamamoto’nun günümüze kadar binlerce hasta üzerinde uyguladığı bu metod artık bilimsel olarak ta ispatlanmış etkileri nedeniyle Dünya’nın bir çok ülkesinde eğitimleri verilmekte ve başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.
Kaç Seansta Uygulanır?
12 ve daha fazla sayıda seans yapılabilir, hastalıklarımız kronik olduğunda ve ilgili uzmanlardan fayda sağlanamadığında müracaat edildiğinden en az 12 seans denmiştir ayrıca YNSA ve yanında çeşitli Tamamlayıcı Uygulamalarımız ile destekleyerek tedavilerimizi planlıyoruz. Bunu hastalığa göre karar veriyoruz, kimi zaman bir Homeopatik tentür, kimi zaman Ozon Tedavisi, Aromaterapi ve bunun gidi diğer uygulamalarımızı ilave edebiliriz.
Hücre yenilenmesini sağlamaya yönelik metotlardan
mineral tuz terapisi günümüzde Bütüncül Tıp alanında yükselişe geçen
Naturopatik Tıp metodudur. Özellikle Avrupa’nın birçok ülkesinde uygulanan doku
tuz terapisi sıklıkla başvurulan bir yöntemdir.
Bazen ileride karşılaşabileceğimiz hastalıkların
habercisidir yüzümüzdeki değişiklikler Dr.Schüssler Doku Tuzları ve Yüz okuma
yöntemi eğitimi alan doktorlar hastayı bütüncül bakış içerisinde
değerlendirerek ele alırlar. Hastalanmadan yüz analizi yaptırarak tedbir almak
önemlidir.
Dr.Schüssler Tuzları İlk olarak 1873 yılında Wilhelm
Heinrich Schüssler adındaki bir doktor tarafından yapılan doku testleri ile
ortaya çıkmış ve insan vücudunda temelde 12 farklı mineralin bulunduğu
anlaşılmıştır. Her biri farklı bir işlev yürüten bu mineraller çeşitli
sorunların tedavisinde kullanılmaktadır.
Hangi Mineralin Kullanılacağı Yüz Haritanıza Göre Belirlenir
YÜZ OKUMANIZ YAPILIR
Dr. Schüssler tuzları 12 mineralden oluşan
ayrıştırılmış mineral tuzlardan oluşuyor. Hücrenin işletim fonksiyonlarının
düzenlenmesi açısından ihtiyaç duyduğu minerallerin karşılanması ile vücutta
meydana gelen deformasyonların önüne geçerek iyileştirilmesini mümkün kılmaktadır.
Fakat öncelikle yapılacak yüz okuma ile vücudunuzun hangi minerale ihtiyaç duyduğunun
belirlenmesi gerekir. Bunun sebebi zaman içerisinde eksilen maddelerin yüz
üzerinde çeşitli algoritmalar ile belirti vermesidir. Ayrıca bu eksiklikler
ileride karşılaşabileceğiniz hastalıkların ön habercileri olduğundan yüzden
teşhis olarak da adlandırılmaktadır
Ayrıca kimyasal ürün olmadığı için yan etkisi
bulunmadığı gibi doku tuzları olarak adlandırılırlar. Bu doku tuzlarının
kullanımı mutlaka ilgili hekim tavsiye ve önerileri doğrultusunda yüz
analizinin ardından gerekli görülmesi halinde kullanılmalıdır.
Mineraller ve Etkileri
En sık kullanılan 12 çeşit schüssler tuzu vardır.
1. Kalsiyum Flüorür (Korur ve besler);
İşlevi: Deri ve bağ dokuları, dokunun esnekliği (damarlar, kaslar, tendonlar,
lifer), kemikler, diş
mineleri ve tırnaklar için önemlidir.
2. Kalsiyum Fosfat (Rejenerasyon ve
büyüme, Kemikler ve dişler); İşlevi: Protein metabolizması, kemik yoğunluğu,
hücrelerin yeni oluşumu için önemlidir.
3. Demir Fosfat; İşlevi (Enerji ve vücut
direnci, immünsistem): Metabolizma, bağışıklık sistemi ve konsantrasyon için
önemlidir.
4. Potasyum klorür (Detoksikasyon);
İşlevi: Mukoza ve bezeler, mide, bağırsaklar, protein yapısı ve de kimyasal
zehirlerin atılması
için önemlidir.
5. Potasyum Fosfat (Enerji ve kas gücü,
Sinir sistemi); İşlevi: Beyin çalışması ve sinirlerin kuvveti ve de kas sistemi
için önemlidir.
6. Potasyum Sülfat (Detoksikasyon,
Metabolizma); İşlevi: Hücrelerin metabolizması ve de karaciğer fonksiyonları
için önemlidir.
7. Magnezyum Fosfat (Harekete geçirici
güç ve gevşemenin dengelenmesi, Kaslar ); İşlevi: Sinir sistemi ve bağırsak
hareketleri için
önemlidir.
8. Sodyum Klorür (Detoksikasyon ve sıvı
dengesi); İşlevi: Sıvı ve ısı dengesi, yeni hücre oluşumu ve mukoza için önemlidir.
9. Sodyum Fosfat (Asit azatlımı ve yağ
metabolizması); İşlevi: Asit azatlımı ve yağ metabolizması için önemlidir.
10. Sodyum Sülfat (Su ve metabolizma
ürünlerinin atılması); İşlevi: Detoksikasyon- ve boşaltım organları ve bağırsak
için önemlidir.
11. Silicea (Kuvvetli bağ dokusu, güzel
bir cilt, saçlar, tırnaklar);İşlevi: Bağ dokusu, sinirlerin iletkenliği, cilt,
saç
büyümesi ve tırnakların dayanıklılığı için önemlidir.
12. Calcium sulphuricum ; Eklemler ve
iltihap üzerine etkilidir.
Hekiminiz yüz haritanızdan hastalıklarınızı bilirken sizi şaşırtacaktır aynı zamanda gözdeki İristen ve Nabızdan’ teşhis konması ve karşılaşılabilecek hastalıkların bilinmesi mümkündür. Nabız teşhisi, bizim bildiğimiz nabız kontrolünün çok çok üstünde bir tanı ve teşhis yöntemidir. Öyle ki nabızdan “yin” ve “yang” grubundaki organların enerji seviyesi ölçülür. Bu ölçüm akupunktur tedavi yönteminin en başta gelen ve en önemli teşhis yöntemidir. Hatta nabız teşhisi, akupunktur tedavisinin temelidir, esasıdır. Aslında bu teşhis farklı da olsa, bildiğimiz geleneksel tıp için de çok önemlidir.Nabızdan teşhis konmasını işlemlerini Ankara’da en iyi Dr. Yasemin YILMAZ yapmaktadır.
2005 Kırıkkale Üniv. Tıp Fakültesi Uzmanlık Eğitimi- 4 yıl
2015 Hacettepe Üniversitesi Yüksek Lisans- 2 yıl
2007 Gazi Üniversitesi TF Uyku
Merkezi -Uyku Apne eğitimi
2010 Torax Derneği Uyku Lab
.Sertifikası, Ankara
2010 Sigara Bıraktırma Eğitimi,
Ankara
2012 ÇSGB İş Yeri Hekimliği Sertifikası,
Ankara
2013-2015 Nöralterapi Eğitimi, Ankara
2013-2014 Proloterapi Eğitimi, Ankara -İstanbul
2015-2016 Medi̇kal Estetik Eğitimleri, 1-2-3 Kıbrıs
2015 Botox-Dolgu Uygulamaları Eğitimi, Kıbrıs
2015 Detoks ve Şelasyon Eğitimi
2016 Sağ.Bak. Evde Sağlık
Hizmetleri Eğitimi, Ankara
2016 YBÜ – Sağlık BakanlığıAkupunktur Eğitimi, Ankara
2016 YBÜ-Sağlık Bakanlığı Ozonterapi Uygulamaları Eğitimi
2016 YBÜ-Sağlık Bakanlığı-Hacamat Eğitimi, Ankara
2017 GAPS Practioner Eğitimi, Antalya
2017 YBÜ -Sağlık BakanlığıMezoterapi Eğitimi, Ankara
2017 Aromaterapi Eğitimi, Ankara
2017 MEİ-ZEN Kozmeti̇k
Akupunktur Eğitimi,
Antalya
2017 İnfertilite Tedavisinde Akupunktur ve Nabız teşhisi , Antalya
2017 YBÜ-Sağlık Bakanlığı Hipnoz Eğitimi
2017 YBÜ-Sağlık Bakanlığı Proloterapi Eğitimi, Ankara
2017 YBÜ-Sağlık BakanlığıHomeopati Eğitimi, Ankara
2017 Homeopati Eğitimi, Ankara-İstanbul
2017 Kronik Toksititede Bütüncül Yaklaşımlar
2018 Botox, Dolgu, Örümcek Ağı Eğitimleri (1), İstanbul
2018 Visceral Manuel Terapi Eğitimi, Ankara
2018 Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi (T.C. Cumhurbaşkanlığı himayesinde), İstanbul
Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi Nabızdan Teşhis, Homeopati…..vs. Atölyeleri
2018 Medi̇kal
Estetik Eğitimleri,
İstanbul
2018 Yüz Teşhisi ve Shüssler Tuzları Eğitimi, Ankara
2018 Geleneksel Çin Tıbbında Obesite -Akupunktur Eğitimi, Ankara
2018 Fonsiyonel Tıp Eğitimi 2 kur
2018 Nogier Aurikuloterapi
Eğitimi, Ankara
2018 Biofrekans Eğitimi, Kuşadası,
Aydın
2018 Kadın Hormon Düzensizlikleri
ve Hormon Replasman Tedavisi
2018 Biofrekans Alerji Astım
Eğitimi
2018 RK Bilinçaltı
Dili Okuryazarlığı Eğitimi, Ankara
2019 Nogier İleri Aurikuloterapi Eğitimi, İzmir
2019 Nogier Posturoloji Eğitimi, İzmir
2019 Medi̇kal Estetik Eğitimleri, Örümcek Ağı, Fransız Askısı(2), Ankara
2019 Medi̇kal Estetik Eğitimleri, Dolgu 3. , İstanbul
2019 YNSA YAMAMOTO NEW SCALP ACUPUNKTUR, Ankara
2019 GAPS, 8. GAPS Danışmanları Bilgi Paylaşım Toplantısı, Ankara
2020 YÜZ GENÇLEŞTİRME ve MEZOTERAPİ EĞİTİMİ, Online
2020 YÜZ GENÇLEŞTİRME (Dolgu- Botox Eğitimi), Ankara
2020 YNSA AKUPUNKTUR, Ankara
2020 Fonksiyonel Tıp Akademisi Eğitimleri (5 Modül)
2020- 2021 Dolgu, Botox, Kadavra Eğitimleri
2021-2022 Eğitimleri
Hyalual Medikal Estetik İp Askı Eğitimi
Aptos İp Askı Eğitimi
Revolax Hands On Eğitimi
2. Ulusal Akupunktur Kongresi
7. Ulusal İntegratif Tıp Kongresi
Obezite Kontrolünde Akupunktur Eğitimi
WELLBEİNG UZMANLIK Eğitimleri
BACH Çiçek Terapisi Eğitimleri
Metabolic Balance Eğitimi
Numeroloji Eğitimi– İsme Göre Numeroloji
Nefes Terapi Eğitimi
London College of Homeopathy
Yurtiçi ve Yurtdışı Kongre Katılımları
15 Yurtdışı Eğitim Kongresi ; ABD (4), Rusya(2), Japonya, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya (2), Çin, Monaco, Avusturya, Yunanistan, İsveç
12 Yurtiçi Eğitim Kongresi
GETAT 2018 Uluslararası Kongresi, İstanbul
https://www.instagram.com/dr.pinarkocyigit/İbn-i Sina -El Kanun Fit Tıbb. Değerli Arkadaşlarım Senem – Serap -Esma ve Feray Hanım’ların Güzel ve Anlamlı HediyesiCan Dostlarım Sevgili DostlarYoga Eğitmeni Sevgili ArkadaşımGAPS DANIŞMANLIĞIAKUPUNKTUR OBEZİTE EĞİTİMİNOGİERNogier – UrlaMedikal Estetik İstanbulKulak AkupunkturuHipnoz EğitimiKozmetik Akupunktur EğitimiYNSA – 2020 Ankaramoxaİnfertilite Sebebi Sigaradaki ve diğer etkenlerdeki(plastik, toprak sudaki) Kurşun, Kadmiyum olabilir mi? Peki Vücutta biriken Kurşun atımı nasıl yapılır ? Kurşunu vücuda almamak için hangi takviyeleri almalıyımGAPS BESLENME- GAPS DİYETİMagnezyum En Temel İhtiyaçPRP
ABD ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık problemlerinden biri olan şişmanlık, yiyeceklerden alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması sonucu oluşmaktadır. Biz bunu sizlere günlük kalori ihtiyacı, günlük yiyebilecekleriniz ve spor yapmanızın gerekliliği olarak belirtiriz. Vücut, besinlerle aldığı enerji fazlasını harcamazsa bunu vücudun belirli bölgelerinde yağ olarak depolamaya başlar. Son yıllarda doğal besin tüketiminin azalması, günlük iş hayatının yoğunluğu nedeniyle yanlış olan fast food tüketiminin artması, hareketli saatlerin azalması şişmanlığı etkileyen başlıca nedenler arasında yer alır. Vücutta yağ miktarının artmasıda kalp-damar sağlığımız başta olmak üzere birçok kronik rahatsızlığın da temelini oluşturur.
İnsülin direnci, kalp ve damar hastalıkları, tip2 diyabet, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği, safra kesesi ve karaciğer hastalıkları, uyku apnesi, böbrek hastalıkları, kas ve iskelet sistemi bozuklukları, topuk dikeni, halux vagusun zarar vermeye başlaması yağlanmanın artmasıyla görülen hastalıklardır. Bu yüzden kilo vermek isteyen kişilerin en çok merak ettiği konulardan biri sağlıklı olarak nasıl zayıflarım sorusudur.
Yiyeceklerimiz İlaçlarımız
Unutulmamalıdır ki yiyeceklerimiz ilaçlarımızdır, Atalarımız “az ye, çok yaşa” az yiyirem hekime gitmiyerem” gibi güzel sözler ile bize aktarmışlardır. Yani yemeğinizi ilaç gibi yemeliyiz, az yemeliyiz yeteri kadar yemeliyiz yoksa ilaç kullanmak zorunda kalacağımız hastalıklarla karşı karşıya kalırız.
Sağlıklı zayıflama nedir?
Vücudun ihtiyaç duyduğu protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral gibi besinlerin yeterli ve dengeli miktarlarda, kişinin hormonal ve yaşam tarzına uygun olarak alınarak fiziksel yapıda herhangi bir bozukluk oluşmadan kilo verilmesine sağlıklı zayıflama denir.
Önelikle kişinin zihin olarak hazır olması gerekir. Zihin olarak hazırlamanın önemi stresi atmak rahatlamak içindir. Zihin olarak hazırlamanın hipnoz gibi çeşitli yöntemleri vardır. Stresi azalan kişinin daha kolay zayıfladığını tecrübelerimizle gözlemledik. Kişinin yaşına, cinsiyetine, sosyo ekonomik yapısına, kan grubuna, yaşadığı bölge-şehire ve beslenme alışkanlıklarına göre özel olarak hazırlanan zayıflama diyetlerine ek olarak uygulanan Fitness programları en etkili kilo verme yöntemidir. Diyet programlarında en sık karşılaşılan sorunlardan biri de kişinin hızlı bir şekilde kilo vermek istiyorum cümlesidir. Hızlı kilo verme yöntemi olarak önerilen şok diyetler, tek gıda diyetleri, yüksek proteinli ve düşük karbonhidratlı diyetler vücudun enerji dengesinde hasar yaratarak metabolizmanın yavaşlamasına ve ayrıca geri dönüşü olmayan rahatsızlıkların oluşmasına neden olabilir. Zaman zaman televizyonlarda ortaya atılan popüler zayıflama trendleri vücudun uzun süre aç kalmasını sağlayarak başta mide olmak üzere karaciğer, bağırsak, böbrek ve tiroid hormonları üzerinde olumsuz etkiye sebep olabilir. Çok düşük kalorili diyetler yerine sağlıklı beslenme alışkanlıklarını günlük yaşantımızın bir rutini haline getirmek hem yaşam kalitemizi arttırır hem de olası hastalık risklerine karşı vücudunuzu daha güçlü hale gelmesini sağlar. Örneğin kullanılan yağ miktarını kaliteli tereyağ ve zeytinyağ haricindeki yağları hayatımızdan kaldırarak sağlarız. Bunu yaparken yediğimiz köftenin, yumurtanın pişirilmesinde kullanılan yağlara dikkat ederek sağlamalıyız. Öbür yandan önerilerimizde kullandığımız bir önemli püf noktasını daha paylaşmış olalım. Bu içilen sevdiğiniz doğal kaynak suyunun bol miktarda ancak çok önemli bir husus soğuk ve çalkalanarak içilmesidir. Suyun çalkalanarak içilmesi durgun içilen sudan size daha faydalı olacaktır.
Hızlı Zayıflama
Çok zarar verici olabilir, böyle birşey planlamamak gerekir, zaten hızlı giden hızlı gelir, yaşam tarzı esas olmalıdır.
Zayıflama İlaçları
İlaçla sigara bırakma ve zayıflama şahsi fikrimdir daha zararlı olabilir. Biz önermiyoruz. Hekiminizin bilgisi dışında kesinlikle bitkisel dahi olduğu söylense ilaçla zayıflama yoluna gitmeyiniz. Zira bu bitkisel ürünlerini içine de kimyasal zayıflama ilaç etkin maddeleri belirlenen oranların onlarca misli ile konulabilmektedir.
X ilacı, takviye gıdası ile 10-15 günde zayıflattığını iddia eden reklamlı ürünleri iyi araştırarak kullanmaya karar verilmelidir. Genel olarak bu ürünlerin içerisine Sağlık otoritesinin izin vermediği miktarlarda (fazlaca) ilaç maddeleri koyarak bu zayıflamayı sağlamak isteyen ticari amaçlı ürünlere dikkat etmek, temkinli yaklaşmak sağlımız için çok önemlidir. Çok ciddi böbrek, karaciğer sorunları ile karşılaşabiliriz. Zamanında .. yosun hapları, … biber hapları, .. altın çilek hapı, …çörek otu hapları, hatta bu ara …tatlı, … çorba sizin yemeyi seveceğiniz ürünlerle yaklaşarak etkilemektedirler. Bu şekilde zayıflama ürünleri nedeniyle pek çok sağlık problemi ile karşılaşılmıştır. Lütfen dikkatli olalım.
Bazı Özel Besinlerle Zayıflama
Size çikolatalı pastalar vs. güzel yiyeceklerle zayıflatacağını söyleyenlere inanmayın, bu şekilde zayıflamak sağlığınızdan edebilir. Özellikle bazı özel isimli bu tür ürünler diyet programı olarak kullanılmaktadır bunlar evet bir süre içinde size zayıflık verebilir ama yanında hayatınızı kısaltacak neler verdiğini bilemezsiniz. Önerimiz zaman zaman en kaliteli ve lezzetlisini severek belirli ölçüde yemeniz olacaktır.
Sağlıklı zayıflama yöntemleri
Kilo verme yöntemleri için ilk basamak
sağlıklı beslenme ve
ikinci basamak ise düzenli fiziksel aktivite, Power Plate ile gün aşırı yada 3 günde bir egzersiz alışkanlığı,
üçüncüsü; Akupunktur, Soğuk lipoliz, G masajı, Lenf drenaj ve diğer zayıflama yöntemleridir. Yeni olarak Yüksek Yoğunluklu Elektromanyetik Kas Çalışmasını sağlayan cihazlar kullanılabilir.
Günlük hayatınızda uygulayabileceğiniz birkaç küçük değişiklik ile kas kütlenizi arttırabilir ve metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz. Beslenme programınızda oluşabilecek ufak tefek aksaklıkları göz ardı etmenizi sağlayan düzenli fiziksel aktivite ile aynı zamanda kendiniz çok daha zinde hissedersiniz. Vücudunuza aşırı yüklenmeden gün içinde yapacağınız 45 dakika ya da 1 saatlik tempolu yürüyüş, yüzme, plates, aerobik, yoga gibi fiziksel aktiviteler ideal kilonuza ulaşmanızı kolaylaştırır.
Ayrıca düzenli olarak yapılan egzersizler, vücudunuzun şekillenmesine yardımcı olarak çok daha fit bir görünüme sahip olmanızı destekler. Basen, kalça, göbek, sırt gibi bölgelerde biriken yağların eritilmesinde etkin olan düzenli egzersiz sizi kalp hastalıkları, diyabet ve tansiyon gibi hastalıklara karşı da korur. Göbek eritme egzersizleri ile vücudun en dirençli bölgesindeki yağlardan kurtulabilirsiniz. Güne bol protein içeren yumurta, peynir, tahıllı ekmek, domates, salatalık, maydanoz içeren bir kahvaltı ile başlamak ve gün boyu en az 2 litre su tüketmek sağlıklı kilo vermenin yolları arasındadır.
Gluteni hayatınızdan çıkarmak çokda zor değil. Bunun için sağlıklı ve düzenli bir beslenme planı oluşturmanız gerekir Bu planı günlük olarak yaparak riayet etmelisiniz size yapılacak davet ve ikramları nasıl reddedeceğinizi önceden planlamalısınız.
Örneğin bu öğlen …. Cafede hamburger yapalım teklifine karşı hazırlıklarını yaparsanız her zaman hedeflerinizi tutturursunuz.
Glutensiz hayatta; Vitamin ve minerallerce zengin, bol lifli, doğal, besleyici sebze ve meyveler; bitkisel protein kaynakları olan kuru baklagiller; tavuk, balık ve et çeşitleri; yumurta, peynir, süt ve yoğurt gibi besleyici hayvansal gıdalar, glutensiz beslenme modelinizin yapı taşlarını oluşturmalıdır.
Pek çok kişi için işin ana öğün kısmı kolay atlatılabilir olsa da çay kahve saatlerine eşlik eden hamur işi lezzetlere karşı koymak biraz daha zorlayıcı olabiliyor. Akraba ve arkadaşlarla yapılan günler, öğlen yemeği teklifleri sizi yolunuzdan alıkoymasın. Ayrıca glutensiz un çeşitlerine yönelerek birbirinden farklı, lezzetli tarifler deneyerek de mutfağınızı zenginleştirmek elinizdedir.
Bunun yanında Glutenle direkt olarak ilişkili bir hastalığınız (Çölyak gibi) yoksa Değirmende çekildiğini bildiğiniz tam buğday unundan yapılacak ev ekmeğinin paketli glutensiz gıdalardan daha az zararlı olduğunu da düşündüğümü belirtmek isterim.
Ekmek soframızdan çıkarılamıyor ise Ekşi mayalı tam buğday unundan yapılmış ev ekmeği ile yaşam tarzı pek çok hastalıktan 1-2 yılda kurtulmamız için bir basamak olabilir.
Gelin Planlamalarımızı beraber yapalım.
Sağlıklı bir şekilde nasıl kilo verilir?
Kilo vermek isteyen birey öncelikli olarak kendine ulaşılabilir bir HEDEF belirlemelidir.. Bu HEDEF bazen öğlen yemeğinde ne yapacağının önceden planlanması ve buna uyulması şeklinde olmalıdır. Önceden planlanmayan beslenme şekilleri zayıflamanın önündeki en büyük ENGELDİR. Günlük hayatında kişiyi zorlayacak yanlış bir beslenme programı sürdürülebilir olmayacağından dolayı diyeti bırakmasına yol açar. Kişinin doğru beslenme alışkanlıkları kazanmasını sağlayan HAZIRLAYACAĞIMIZ KİŞİYE ÖZEL DİYET ve gerçekçi hedefler sağlıklı zayıflamanın yolları arasındadır. Kızartma ve aşırı yağlı gıdalardan kaçınarak haşlama ya da ızgara tarzı yemeklerin seçilmesi, hamur tatlıları yerine sütlü tatlıların tercih edilmesi sağlıklı beslenmeye atılan ilk adımlardır. Bunlar hepimizin bildiği ama ya uygulamadığı ya da uygulayamadığı konulardır. Kahvaltı, öğle ve akşam ana öğünlerinin düzenliliği ve öğün arasında meyve, ceviz, badem gibi sağlıklı atıştırmalıkların bulunması vücudun aşırı kalori almasını önler. HEDEFLERİMİZ, YANLIŞ YAPTIĞIMIZI BİLDİĞİMİZ ALIŞKANLIKLARIMIZI ancak iyi bir takip ile aşabiliriz. Bunun için iyi bir uzman takibi gerekir, uzmanınız sizi her şeyden kısıtlayacak kişi değildir, planınızı, organizasyonunuzu yapıp uymanızı sağlayacak ve sizi başarıya götürecek profesyoneldir.
Hazır meyve suyu, asitli içecekler yerine taze meyve ve bitki çayları tüketimi hem vücutta oluşan ödemin atılmasını sağlar hem de toksin madde birikimini engelleyerek detoksifiye ederek yağ yakımını arttırır. Yemeklere baharat eklemek, beyaz ekmek yerine tam buğday, çavdar ya da kepekli ekmek kullanmak ve her öğünde salata tüketmek bağırsakların çalışmasını da düzenleyerek kilo vermeyi önleyen bağırsak problemlerinin de önüne geçer.
Sağlıklı Zayıflamada Etkili Yöntemlere Yardımcı Olacaklar
En az 2-3 litre/gün su içmeliyiz,
Spor yada tempolu yürüyüş ile vücudumuzu dengelemeliyiz,
Metabolizmayı hızlandıran yiyecek tercih etmeliyiz,
Yeterli ve dengeli beslenerek sağlıklı zayıflama yöntemleri için mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekir.
KAN GRUBUNA GÖRE BESLENME
0 KAN GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ
Avcı toplumu olarak bilinen kan grubudur Nedeni sindirim sistemlerinin en eski insanlara göre çalışmasıdır. Bu nedenle bu grubun başarısı yağsız, et ve balık tüketmesine bağlıdır. Süt ürünleri ve tahıllar bu gruba önerilmez. Buğday gluteni, mısır, kurufasulye, mercimek gibi besinler kilo almaya yardımcı besinler olurken(zayıflamak isteyen 0 grubu bireyler bu besinlerden kaçınmalıdır), deniz yosunu, deniz ürünleri ve iyotlu tuz, karaciğer kilo vermeye yardımcıdır.
Pastırma/jambon dışında her türlü eti yağsız tüketebilirler. Deniz ürünleri ideal besinlerdir.Her türlü ekmek, simit börek uzak durulması gereken yiyeceklerdir. Zeytinyağı ve ketentohumu yağı az miktarda tüketimi idealdir. Mantar,patates, mısır, karnabahar, siyah zeytin gibi besinler uzak durulması gereken besinlerdendir. Armut, portakal, mandalina, kivi ve böğürtlen ve kavun yenmez . Muz, mango, kiraz, erik ve incir faydalı yenebilir meyvelerdir. Her türlü sos yasak listesindedir . İçecek olarak en uygunu maden suyu, yeşil çaylardır. Bu kan grubunda B ve K vitamini, kalsiyum, iyot, manganez alımına dikkat edilmelidir. Bunların eksikliği belirgin rahatsızlıklara yol açar. Bu kan grubuna sahip insanların mizaçları genelde güç, direnç, özgüven, cesaret,sezgi, doğuştan iyimserlikdir. Liderlik vasıfları ön plandadır.
A GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ
Çiftçi toplumu kan grubudur. Hassas bir sindirim sistemine sahiptirler. Bu nedenle vejetaryen beslenme düzeni A grubunda iyidir . Saf , doğal ve pakesiz gıda dediğimiz ev yapımı gıdalar önerilir.
Et ve süt ürünleri hızla kilo aldırırken; soyalı yiyecekler,sebzeler kilo vermede yardımcı olacaktır. Et önerilmez. Çok az miktarlarda deniz ürünleri tüketilebilir. Yine süt ürünleri de hayvansal olduğu için çok az miktarlarda fermente edilmiş olarak tüketilmelidir.
Buğdaylı besin tüketimi oldukça az olmalıdır. Protein alımı, et ürünleri tüketiminin az olmasıyla çok aza indirgenen bu grup makarna ve tahıllarla protein alımını uygun düşer.
Sebzeler A grubunun tüketimi için çok önemlidir.Lahana, biber, domates, patlıcan, bamya, bakla gibi her türlü sebze tüketilebilir. Kültür mantarı önerilmez. Muz , mandalina, kavun dışındaki meyveler tüketilmelidir. Kahve ve yeşil çay içilebilir.
B-C-E vitaminleri kalsiyum, demir, çinko, selenyum, krom alımlarına özellikle dikkat edilmelidir. Bunların eksikliğinde görülen bozukluklar daha belirgindir. Mizaç özelliklerine bakılırsa dürüst, mazbut,yasalara saygılı, kontrollü insanlardır. Endişelerini çoğu zaman gizlerken hemen parlama özelliğine sahiptirler. Hitler bu kan grubundaydı denmektedir 🙂
B GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ
Göçebe hayatı süren toplum kan grubudur . Bağışıklık ve sindirim sistemleri güçlüdür, esnek bir beslenme düzenine sahiptirler. En çok kalp hastalıkları ve kansere yakalanan gruptur.
Ancak birçok hastalığın etkisinden kurtulabilen ve kan grupları içerisinde en fazla ömür ortalamasına sahip olan kan grubudur.
Mısır, mercimek, buğday kilo almasına direkt etki ederken, yeşil sebze, et, karaciğer, süt ürünleri kilo vermeye yardımcıdır. Kırmızı et tüketimi çok faydalıdır. Beyaz et tüketiminden uzak durmalıdırlar. Süt ürünlerinin tadını çıkarabilen tek gruptur; Bu grubun şekerinin süt ürünlerinin şekeriyle benzer olmasıdır. Pirinç, yulaf ve kepekli ürünler in tüketimi idealdir. Buğday, mısır ve çavdar ekmeği dışındaki ekmeklerin tüketimi önerilir.
Enginar, domates, mısır dışındaki sebzeler tüketilmelidir. Avokado, hurma, nar, kavun dışındaki meyveler tüketilmelidir. Yeşil çay bu grup için en ideal içecektir. Magnezyum, B vitamini Eksikliği en çok görülen eksiklikler olduğundan bu eksikliklere dikkat edilmelidir. Mizacına bakarsak esnek,yaratıcı, hastalıklara dayanıklı, uyumlu ve çalışkandırlar. Bir diğer isim olarak dengeci kan grubu olarak adlandırılır.
AB GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ
Gizemli kan grubu olarak bilinmesinin sebebi diğer kan gruplarının bileşimi olmasındandır, belirgin sınıflandırması yoktur.
En az bulunan kan grubudur. Bu nedenle kan ihtiyacı için bu grup insanlar sosyal medyada birlik olurlar. Kırmızı et, barbunya, mısır kilo almasına neden olurken, deniz ürünleri, süt ürünleri, yeşil sebzeler kilo vermeye yardımcıdır. Hindi eti dışında et tüketimi önerilmez. Çok çeşitli deniz ürünleri tüketebilirler. Levrek, mezgit, alabalık gibi balıklardan uzak durmalıdır. Süt ürünleri tüketiminde B grubuyla benzer özellikler taşır. Yulaf, çavdar,esmer pirinç ekmeği tüketilmesi ideal; mısır unu, mısır gevreği, karabuğday ürünleri tüketimi uygun olmayan tahıl ve ekmek grubuna girmektedir. Biber, mısır, turşular, enginar dışındaki sebzelerin tüketimi idealdir. Muz, avokado, mango, ayva, nar dışındaki meyveler idealdir. Yeşil çay bu grup içinde uygun içecektir. C vitamini, çinko, selenyum gibi mineral-vitamin eksikliği hastalıkları ön plandadır. Bu nedenle bu vitamin minerallerin alımlarına dikkat edilmelidir. Mizaçları incelendiğinde maneviyatına düşkün, kin tutmayan, tüm durumlara adapte olabilen, titiz, uyumlu insanlardır olduğu bildirilmiştir.