Kupa uygulamasının kan alınmadan yapılan şeklidir. Bazı hastalardan kan alınmaz. Kuru kupa yapılır. Hacamat öncesi kuru kupa ile hazırlık yapılır. Özel bir iltihap oluşturulur, bağışıklık sistemi harekete geçer ve hastalığı önler.
Hacamatdan önce 1-2 dakika kuru kupa yapılması iyidir. Bazende resimde görüldüğü gibi kuru kupa ile akupunktur uygulaması birleştirilerek çok daha iyi sonuçlar alınabilmektedir.
hacamat ile m-RNA ya hücresel mesaj verilerek hastalıklardan korunabileceğine dair Ülkemizde yapılmış bir bilimsel çalışma lütfen dikkatlice okuyunuz; https://acikerisim.erbakan.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12452/3888
1873 yılında bir Alman biyokimyacı doktor Schuessler tarafından 12 hücre tuzu, tanındı ve kategorize edildi. O, vücudun ihtiyaç duyduğu bazı önemli minerallerin, kendi hücrelerinin tümünde, uygun bir denge içinde olduğunu çok ilginç bir hikaye ile bulmuştu. Bir dengesizlik veya bu minerallerin herhangi birinin eksikliği, dokularda hastalığa yol açabiliyordu. Dokulara eksik minerallerin takviye edilmesi dengesizliği düzelttiğinden, hastalık da ortadan kalkıyordu. Bu, görünüşte oldukça basit olan tedavi sistemi, genel sağlık üzerinde pratik bir uygulama alanına sahiptir. Hücre-tuzu terapisi olarak adlandırılan bu tedavi de, vücudun eksikliğini duyduğu ve istediklerinin ona eklenmesi esasını taşıdığından, baş gösteren hastalıkları ilaçlar ve diğer kimyasal maddeler ile baskılamanın aksine, oldukça önem taşırlar. İlaçlar, eksik olan hücre besinlerini yerine geri koymazlar, onun yerine eninde sonunda sorunu yoğunlaştıracak zararlı kimyasalları vücuda sokarak sizi kısır döngüye sokarlar ve tam bir iyileşme sürecine giremeyabilirsiniz, oysa Schüssler Tuzları ile bu durum yeterli sürede tam bir çözüme kavuşabilir.
Schüssler Tuzları Nedir?
Schüssler Tuzları’nın çoğu, homeopatik potansiyele sahiptir, maddenin anlık etkinliğini büyük bir etkiye çevirirler. Potensiyalizasyon süreci, maddenin temel enerjisini yükseltirken, aynı zamanda dozaj miktarını azaltır. İçerisinde çok çok az madde vardır önemli olan bunları hücre içerisine girerek işlevsellik kazanmasıdır.
Dr. Schussler, yakılmış insan bedenlerini inceleyerek, toplam kalıntıların, 12 temel maddeden oluştuğunu bulmuştu. Bu bulgulardan itibaren Schussler, yanmış dokulardan arta kalan 12 tuzun – ki şimdi adı doku tuzu olarak kaydedilmiştir.
Kişi, bu 12 tuzdan her hangi birinin eksikliğini yaşadığında hastalık meydana geliyordu. Schussler, bu çeşitli hastalıkların tedavi edilmesi için, hastaların tuzları genel olarak ağızda eritilerek alınmasını öneriyordu. İnancı, tuzların hücrelere gerekli besini sağladığı yönündeydi. Hücre beslenme yeterli gelirse, hücre metabolizması normale dönerek ve vücut sağlıklı olacaktır.
Günümüzde, Schussler’in kullandığı hücre tuzlarının kendilerinin doğrudan besin takviyeleri olmadığını anlamış bulunuyoruz. Hazırlanmasında D6-D12 gibi belirtilen homeopatik dozaj prensipleri geçerlidir. Tuz kullanımının seçimi genel olarak Yüz Okumasına göre yapılır.
YÜZ OKUMANIZ NASIL YAPILIR
Dr. Schüssler tuzları 12 mineralden oluşan ayrıştırılmış mineral tuzlardan oluşuyor. Hücrenin işletim fonksiyonlarının düzenlenmesi açısından ihtiyaç duyduğu minerallerin karşılanması ile vücutta meydana gelen deformasyonların önüne geçerek iyileştirilmesini mümkün kılmaktadır. Fakat öncelikle yapılacak yüz okuma ile vücudunuzun hangi minerale ihtiyaç duyduğunun belirlenmesi gerekir. Bunun sebebi zaman içerisinde eksilen maddelerin yüz üzerinde çeşitli algoritmalar ile belirti vermesidir. Ayrıca bu eksiklikler ileride karşılaşabileceğiniz hastalıkların ön habercileri olduğundan yüzden teşhis olarak da adlandırılmaktadır. Yüz okuma ile yapılacak tespitler ve Schüssler tuz kullanımı iyi Tıp bilgisi ile beraber homeopati ve yüz okuma bilgisi gerektirdiğinden bu konuda yetkili ve bilgili doktorlar tarafından yapılması önem arz eder.
Ayrıca kimyasal ürün olmadığı için yan etkisi bulunmadığı gibi doku tuzları olarak adlandırılırlar. Bu doku tuzlarının kullanımı mutlaka ilgili hekim tavsiye ve önerileri doğrultusunda yüz analizinin ardından gerekli görülmesi halinde kullanılmalıdır.
** Schüssler tuzları ilaç kapsamında olmadan serbest satılsa da önemsenmeli ve konu hakkında eğitimli hekiminizin kontrolünde kullanımına özen göstermelisiniz.
1-Calcium floratum D12
Kalsiyum Fluoratum, bağ dokusu, bağ ve tendonların elastikiyetini yükseltmesi yanı sıra, kemiklerin ve dişlerin sıkılığını artırır. Varis destekleyici tedavinin yanı sıra, kas ve bağ yaralanmaları ve suşları için uygundur.
2- Calcium phosphoratum D 6
Kalsiyum Fosforikum, kemik ve dişlerin büyümesini ve iyileşme süreçlerini destekler. Kırıklar ve osteoporoz tedavisinde de yardımcıdır.
3- Ferrum Fosforikum
Ferrum Fosforikum, tüm enfeksiyonların ilk aşamalarında büyük bir yardımcıdır. Akut enflamasyon, ateş vakaları, taze yaralar, kesik ve dikişler, birinci derece yanıklar için uygundur.
4- Kalium chloratum
Kalium chloratum, rinit, bronşit, gastrit, kolit ve sistit gibi tüm mukus iltihaplanmalarında yardımcıdır. Özelliğin hastalığın dışarı sızma gibi net semptomları gösterdiği, enflamasyonun ikinci evresinde etkilidir.
5- Kalium Fosforikum
Kalium Fosforikum, zihnin dengeli bir hal içinde olmasına yardımcı olur ve sinir sistemini dengeler. Zihinsel, duygusal, fiziksel yorgunluk ve halsizlik tedavisinde destekleyicidir. Depresyon tedavisinde etkindir.
6- Kalium sulfuricum
Kalium sulfuricum, kronik iltihapları ve kronik cilt bozuklukları gidermek için yardımcıdır. Yavaş iyileşen yaralarda, boğaz, konjonktiva ve burun gibi mukoza iltihaplarının iyileşme sürecini destekler.
7- Magnezyum Fosforikum
Magnezyum Fosforikum, sık karşılaşılan kramp ve kas spazmları tedavisinde etkilidir. Kas ağrısı, adet ağrıları, gastrointestinal sistemdeki ağrılı spazmlar, boyun veya omuzdaki olası gerilimler tedavilerinde destekleyicidir.
8- Natrium chloratum
Natrium chloratum, vücut sıvılarının dengesini düzenler. İshal veya kusma gibi gastrointestinal şikayetlerde yardımcıdır.
9- Natrium Fosforikum
Natrium fosforikum, asit-baz dengesini düzenler ve hiperasidite tedavisinde etkilidir. Genel olarak metabolizmaya yardımcı olur ve yağ açısından zengin gıdalar ve asit reflü sindirimindeki hazımsızlık, mide gazı ve bozuklukları gibi sindirim şikayetlerinde destekleyicidir.
10- Natrium sulfuricum
Natrium sulfuricum genel detoksifikasyon işlemleri ve sıvı atılımını destekler. Aşırı doku sıvıları salgılanmasında yardımcı olur ve karaciğer fonksiyonunu destekler.
11- Silicea
Silicea saç ve tırnakların elastikiyetini ve sıkılığını korumaya yardımcı olur. Kırılgan saçlar ve tırnaklar, saç dökülmesi ya da düzensiz tırnak büyümesi durumunda etkilidir. Silicea, elastikiyetini artırarak deri ve bağ dokusu güçlendirir.
12- Kalsiyum sulfuricum
Kalsiyum sulfuricum’un anti-inflamatuar bir etkisi vardır ve hücrelerin büyümesini destekler. Apse, sivilce, püstül ve pürülan süreçleri durumunda yararlıdır.
Yaşlanmanın etkisiyle
birlikte yüzde meydana gelen derin veya ince kırışıklıklar, çökme ve çukur gibi
deformasyonlar, özellikle kadınların düzeltmek istedikleri estetik kusurlardır.
Sadece enjeksiyon yolu ile bu deformasyonun bir cerrahi işleme başvurulmadan
düzeltilebilmesini sağlayan hyaluronik asit içeren dermal dolgular
bulunmaktadır.
Hyaluronik asit nedir?
Hyaluronik asit, yaşayan
tüm organizmalarda bulunan bir polisakkarittir. İnsan derisi, kollajen lif
kümeleri ve su tutup hacim yaratan hyaluronik asit molekülleri içermektedir.
Yani bu madde cilt dokusunda zaten bulunan bir maddedir. Cildimizde bulunan
doğal hyaluronik asit normalde bir veya iki günde bir yıkılmaktadır. Yani
vücutta sürekli yenilenir, derinin yaşlanmasıyla birlikte de azalır. Hyaluronik
asit, özellikle yüz derisindeki kırışıklıkların düzeltilmesi amacıyla
enjeksiyon formunda üretilmiştir.
Çizgileri, kırışıklıkları anında yokmuş gibi silen atan, hatta yaşla beraber kaybolan hacmi yüze geri veren bu sayede derin kıvrımları azaltarak gençleştiren dolgu uygulamaları gerçekten çok iyi işler çıkarıyor. Dakikalar içinde yılları geri döndüren bu etkili anti-aging uygulamasını yakından tanımaya ne dersiniz?
Gülüyor, ağlıyor, esniyor ister istemez sürekli mimik yapıyoruz, yoruluyoruz… Düşünceli olduğunuzda kaşlarınızı çatıyor, şaşırdığınızda kaşlarınızı kaldırıyor, okurken gözlerimizi kısıyoruz Her zaman gülümseme, mutsuzluk ve hayret ifadesi cildinizde bir çizgi, bir kırışıklık olarak iz bırakıyor. Sigara içmek, nemi tütekmiş ciltler, genetik, yer çekimi, rüzgar ve güneş ışınları gibi faktörler bu süreci çok çok hızlandırabiliyor.
Dolgu mu? Nasıl Yani
Son 15 yılda yüze enjekte edilen dolgu maddeleri bu çizgileri kırışıklıkları yok etmek için adeta bir devrim yaşattı. Bu derin çizgileri yumuşatmak hatta yüzdeki çökmüş bölgelere kaybolan hacmini geri vermek için hem çabuk hem de son derece pratik bir çözüm haline geldiler.
Cilt yüzeyinin hemen altına enjekte edilen bu dolgu maddeleri, dudaklara daha dolgun bir görünüm vermek için kullanıldığı gibi, gülme çizgileri olarak bilinen burnun iki yanından ağzın iki kenarına doğru uzanan çizgileri, çeneye doğru oluşan kırışıklıkları ve üst dudakların çevresinde meydana gelen ince çizgileri yok etmek için de uygulanıyor.
Ancak hiçbirimiz iğnelerden hoşlanmayız. Durun içiniz rahat olsun. Yeni nesil dolgu maddelerinin içinde anestezi ilacı bulunduğundan işlem yapılan bölgeyi uyuşturarak, acıyı minimuma indiriyorlar. Diğer dolgu maddelerinde ise doktorunuz uygulama öncesinde uyuşturucu etkili bir krem sürerek işlemin son derece konforlu geçmesini sağlayarak aynı rahatlığı sağlarlar.
Sizin dolgunuz hangisi?
Bugünün anti-aging dünyasında uzmanların aralarından seçebileceği en az on iki çeşit dolgu maddesi mevcut. Ve farklı özelliklere sahip olan farklı dolgu maddeleri geliştirilmeye devam ediliyor. Peki, bu kadar çok seçenek varken hangisinin size en uygun dolgu maddesi olduğunu nasıl bileceksiniz? Bu soruyu doktorunuzla beraber cevaplamanız gerekiyor. Bütün dolgu maddeleri aynı değil. Ben farklı bölgelere göre farklı dolgu maddeleri uygulamayı tercih ediyorum. Mesela, nazolabial kıvrımlarda (burun kenarlarından ağzın iki köşesine doğru inen derin çizgiler) bazen dört farklı dolgu maddesi bile kullandığım oluyor. Başlıca hedefin doğal bir görünüm yaratmak olduğunu sakın unutmayın.
Yüzün her bölgesine “Hyalüronik Asit”
Moleküler ağırlığının binlerce katı su molekülünü kendine çeken hyalüronikasit doğal olarak da vücutta bulunan bir madde. Yüzdeki kırışıkların, ince çizgilerin içini doldurmak ve yüzdeki hacim kaybını yerine koymak için en fazla bu dolgu maddeleri kullanılıyor. Aktif maddesi ciltte doğal olarak bulunan bu dolgu maddeleri cilde nem veren, onu yaşlanma etkilerine karşı koruyan çeşitler. Diğer yandan bu madde genç, elastik bir cildin olmazsa olmazıdır. Yaşla beraber bu maddenin giderek azalması ile birlikte çizgiler, kırışıklıklar belirmeye başlar. Hyalüronik asit bazlı dolgu maddeleri hem ince çizgiler hem de derin kırışıklıklarda kullanılabiliyor. Hiçbir yan etkileri yok ve etkileri altı ayla bir yıl arasında kalıcılığını koruyor. Dolguların yaşlanma belirtilerinin ilk görüldüğü yerlerden biri olan orbital kenarlar üzerinde oldukça etkili olduğunu söyleyebilirim. Bu bölgeye enjeksiyon daha derine inen bir teknikle uygulanmalı. Bu yöntemle incelmiş olan ciltte pürüzlü bir görünümün oluşması engellenmiş olur. Doğal bir etki için dolgu maddesi hem yanak üstlerine hem de elmacık kemiklerinin üzeri ne yapılmalıdır. Böylece gözler de bir miktar yukarı doğru kalkar. Bu da yüze daha enerjik bir görünüm verir.
Dolgu maddelerinin yeni yeni keşfedilen kullanım alanlarından biri de şakaklar. Son zamanlara kadar şakaklar hep göz ardı edilen bir bölgeydi. Kemiklerimiz küçülmeye başladığında şakaklar da boşalmaya ve yüze yorgun bir ifade vermeye başlarlar. Şakaklara yapılan hyalüronik asit dolgular özenle yapılmalı, çünkü buradaki cilt çok incedir ve her hangi bir hata hemen göze batar. Düzgün bir uygulama yapıldığında şakakların kaşlara ve oradan da yanaklara geçiş hattı mükemmel olur ve yüze daha genç, taze bir ifade verir. Bu maddelerin dramatik bir etki yarattığı yerlerden biri de dudak kenarlarının zamanla değişen şekli. Dudak kenarları düzleştiğinde ya da aşağı sarktığında hyalüronikasit dolguları işinize yarayabilir. Kenarları yeniden yukarı çekerek yüzünüzde oluşan somurtma ifadesini yok ederler.
Burun kenarından aşağı inen çizgiler (Nazolabial Çizgiler)
Burun ile ağız arasındaki çizgiler (Philtral Çizgiler)
Dudak dolgunlaştırılması
Dudaklar etrafındaki radial çizgiler
Dudak köşelerini yukarıya kaldırmak
Göz çevresindeki kırışıklıklar
Göz altı torbalarını kamufle etmek
Göz altı çukurlarını düzeltmek
Alındaki çizgiler
Kaş kaldırma
Akne izleri
Kaza veya travma sonucu oluşan deformiteler
Yanak ve elmacık kemiği dolgunlaştırmak
Çene ucuna hacim kazandırmak
Ameliyatsız burun estetiği, burun düzeltilmesi
Çene köşesi belirginleştirmede
Vücuttaki bazı asimetrilerin düzeltilmesi
Sıvı yüz germe tekniği
Yüzün orta kısmı diğer kısımlara göre daha hızlı yaşlanır. Çünkü cilt dokusu yaşla birlikte incelmeye başladığında yüzü daha az desteklemeye başlar. Ayrıca yüzdeki yağ dokusunun azalmaya başlamasıyla da yanaklar hacmini kaybeder. Göz ve yanak çevresinde çizgiler oluşmaya, yüzün orta kısmı düz bir görünüm almaya başlar. Dolayısıyla zamanı geri çevirmek için doğru işlemlerin doğru zamanlarda yapılması gerekiyor. Enjeksiyonların da ameliyatın da bir yeri ve zamanı vardır. Cildin yaşı ve kalitesi, yaşanan hacim kaybının boyutları gibi etkenler hangi seçeneğin sizin için daha iyi bir çözüm sunacağın belirler. Asgari düzeyde hacim kaybı varsa veya cilt korumaya alınmak isteniyorsa dolgulardan faydalanmak akılcı bir seçenektir. Eğer yüzdeki elastikiyet ve hacim kaybı fazla değilse ‘enjeksiyonla yüz germe’ ya da ‘sıvı yüz germe’ olarak bilinen ve dolgu maddelerinin doğru yerlere ve doğru teknikle enjekte edilmesiyle yüzde lift etkisi yaratan bir yönteme başvurulabilir.
Bu yöntem ince çizgileri, kırışıklıkları ortadan kaldırarak hacim kaybını yerine koyar ama sonuçları yüz germe ameliyatı gibi kalıcı değildir. Hacmini kaybetmiş olan yanaklara, göz altında oluşan boşluklara, nazolabial kıvrımlara ya da ince dudaklara farklı enjeksiyon maddelerinin birleşimiyle geçici çözümler sağlanabilir. Enjekte edilebilen dolgular yanak ve gözaltı gibi dolgunlaşmaya ihtiyaç duyan bölgelere hacim kazandırırken, gözle yanak arasındaki boşlukları doldurmak için de kullanılabilir. Botoks ile göz kenarlarındaki kaz ayaklarını yok ederken kaşları yukarı kaldırarak daha açık, daha canlı bakışlara sahip olabilirsiniz.
Dolgu Enjeksiyonları
Geçen yıllarla birlikte yerçekimi, güneşin UV ışınları, yüz mimik hareketleri ve tabi ki sigara cildi olumsuz etkilemektedir. Cildi daha genç ve diri gösteren deri altı dokusu giderek parçalanır ve mimik kaslarının neden olduğu mimik çizgilerinin (gözlerin yan tarafında kaz ayağı) oluşumuna izin verirler. Dolgu maddeleri çizgi ve kırışıklıkları doldurmaya yardımcı olur. Dolgu maddeleri deri altına verildiğinde, kırışıklıkları ve çöken yerleri doldurur ve dudak ve yanaklara dolgun bir görünüm verirler. Ayrıca çökük görünümlü yara izlerinin altına enjekte edilerek, izlerin belirginliğini azaltırlar. Çene ucu ve alın bombeliği için de kullanılan dolgu maddeleri bu bölgelerin daha dolgun görünmesini sağlarlar. Ağız kenarındaki çok derin çizgilerde (ağız kenarındaki çizgiler) yeterli olmayabilen bu çizgiler lazer, dermabrazyon, kimyasal deri soyma gibi tekniklerin uygulanması ile daha iyi sonuçlar verebilir. Bu üç teknik cildin üst tabakasının soyularak cildin yenilenmesini öngören yöntemlerdir. Çok hareketli yüz mimik kasları ya da gevşek cilt dokusundan kaynaklanan derin katlantılar için yüz veya alın germe uygulanırken, daha küçük kırışıklıklar için dolgu maddesi enjeksiyonu ek olarak yapılabilir.
Bu İnternet Sitesinde Verilen Bilgiler Sadece Bilgilendirme Amaçlıdır. Lütfen Hekiminizle Yüz Yüze Görüşerek Detaylı Olarak Bilgi Talep Ediniz.
Bu İnternet Sitesinde Verilen Bilgiler Sadece Bilgilendirme Amaçlıdır. Lütfen Hekiminizle Yüz Yüze Görüşerek Detaylı Olarak Bilgi Talep Ediniz.
Tel : 03125036369 ÇUKURAMBAR
Yüzümüzde yaşlanmayı
artıran en önemli şey mimik kaslarının aşırı kullanımıdır. Botoks, kasların
aşırı kullanımı sonucu oluşan cilt çizgilerini hafifletmek veya azaltmak
amacıyla kullanılan bir tedavi yöntemidir. En sık kullanıldığı bölgeler; kaş
çatma çizgisi, kaz ayakları çizgileri ve alındaki yatay çizgilerdir.
Botoks nedir?
Botulinum toksin A (botoks) , Clostridium botulinum’dan elde edilen kas
gevşetici bir ilaçtır. Botoks direkt kas içine enjekte edilir. Böylece enjekte
edildiği bölgedeki kasların sinirler tarafından uyarılmasını geçici süreyle
engelleyerek aşırı kasılmaları azaltır.
Botoks kırışıklıkları nasıl düzeltir? Yüzümüzdeki dinamik kasların (mimik kasları ) aşırı çalışması sonucu üzerindeki cilt katlanır ve zamanla çizgiler oluşmaya başlar. Botox uygulanan bölgede kasların hareketi azaltılarak üzerindeki cildi kırıştırması engellenir ve deri gerginlik kazanmış olur. Botoks Mezoterapi yöntemiyle uygulanabilir.
Botoksun Kırışıklık tedavisi dışı endikasyonları nelerdir? Migren, spastik felç, şaşılık, idrar kaçırma, aşırı terleme gibi tıbbın farklı alanlarında farklı endikasyonda kullanılmaktadır.
Botoksun aşırı
terlemede ki etkisi nasıldır?
Koltuk altı, el içi ve ayak tabanı terlemesine karşı
botox uygulamaları yapılmaktadır. Bu yöntem ter bezlerini çalıştıran sinirlerin
faaliyetini azaltarak aşırı terlemeyi azaltır.
PLEXR Plasma İle
LEKE ve KIRIŞIKLIK TEDAVİLERİ
Non Cerrahi Göz Çevresi Kırışıklığı tedavisinde yardımcı
Stria (çatlak) patolojilerinin tedavisinde yardımcı
İstenmeyen Cilt rengi patolojilerini düzeltilmesinde yardımcı (hiper ve hipopigmentasyon)
Siğil ve et Beni tedavisinde yardımcı (Öncesi sonrası homeopatik tedavi)
Fibroma düzeltme
Keratoz temizlenmesi
Mikropigmentasyon temizleme
Akne ve sonrasında oluşan iz patolojilerinin tedavisinde destekleyici
Tüm Kırışıklık ve Yanık İzi patolojilerinin tedavisinde yardımcı
Kazayağı ; Göz çevresinde yer alan patolojileri,
Çizgi ve Kırışıklık; Dudak üstünde yaşlanmaya bağlı oluşan patolojileri,
Kulak önünde meydana gelen kırışıklıkve patolojileri
Yağ oluşumu ile meydana gelen kistler,
Karın bölgesi ve çevresindeki çatlaklık patolojileri
Ameliyatsız Yüz Germe
HİFU ile
Günümüzde ameliyattan çekinenler için alternatif yöntemler var. Botoks, dolgu, çeşitli vitamin uygulamaları, doku sıkılaştıran bazı enjeksiyonlar sıkça başvurulan seçenekler arasında. Bunun yanında enerji teknolojileri; lazer, radyofrekans ve ultrasonik uygulamalarla yüzde gençleştirme, cilt kalitesinde artış, cilt üzerindeki düzensizliklerin azaltılması, renk düzeninin sağlanması mümkün olup kırışıklık yok etme yöntemlerinden birisidir.
Sıvılarla
yüz germe; Yaşlanma
etkisiyle hacmini kaybetmiş olan bölgelerin, kırışıklıkların ve ince çizgilerin
doldurulmasıyla cildin gerilmesini sağlayan yöntemlerdir.
Hyaluronik Asit (Mezo Dolgu) Yüzdeki kırışıklıkların ve çökmelerin giderilmesi, yüz kontürlerinin iyileştirilmesinde kullanılıyor. Büyük çoğunluğu laboratuvar ortamında elde edilen dolgunun ciltte kişiden kişiye değişen belli kalış süreleri vardır. İstenirse uygulama 8 ay-1 yıl sonra tekrarlanabiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta seçilen dolgu malzemesinin kaliteli ve güvenilir olması, iyi bir teknikle uygulanmasıdır. Derin Kırışıklıkların düzeltilmesindeki en etkili yöntem Mezoterapi yöntemi ile Hyaluronik asit uygulanmasıdır.
Ameliyat
olmadan yüz germe yöntemleri; ultrasound teknolojisi ve radyofrekansla cilt altından
cildin en üst tabakasına kadar olan tüm tabakalarda gençleşme, yenilenme,
sıkılaşma meydana gelebiliyor.
Yaşlanmanın etkisiyle birlikte yüzde meydana gelen derin veya ince kırışıklıklar, çökme ve çukur gibi deformasyonlar, özellikle kadınların düzeltmek istedikleri estetik kusurlardır. Sadece enjeksiyon yolu ile bu deformasyonun bir cerrahi işleme başvurulmadan düzeltilebilmesini sağlayan hyaluronik asit içeren dermal dolgular bulunmaktadır.Estetik dolgu dediğimiz dolgudur.
Hyaluronik asit nedir? Hyaluronik asit, yaşayan tüm organizmalarda bulunan bir polisakkarittir. İnsan derisi, kollajen lif kümeleri ve su tutup hacim yaratan hyaluronik asit molekülleri içermektedir. Yani bu madde cilt dokusunda zaten bulunan bir maddedir. Cildimizde bulunan doğal hyaluronik asit normalde bir veya iki günde bir yıkılmaktadır. Yani vücutta sürekli yenilenir, derinin yaşlanmasıyla birlikte de azalır. Hyaluronik asit, özellikle yüz derisindeki kırışıklıkların düzeltilmesi amacıyla enjeksiyon formunda üretilmiştir.
Estetik amaçlı dermal dolgular nerelerde kullanılır? Hyaluronik asit, göz çevresindeki oluşan ince çizgilerin ve kırışıklıkların tedavisinde, burun kenarındaki ve burun ile ağız arasındaki çizgilerin, alın çizgilerinin giderilmesinde, dudakların etrafındaki çizgilerde, dudağa hacim ve kontur kazandırarak dolgunlaştırmada, yanak, çene ve elmacık kemiğine hacim kazandırılmasında kullanılır.
İşlemi ne kadar sürer? İşlemi öncesinde uygulama yapılacak alana anestetik kremi sürülür. Uygulama yaklaşık 15-30 dakika gibi bir sürede tamamlanmaktadır.
Enjeksiyon işlemi ağrılı veya acılı mıdır? İşlem öncesinde anestezik bir krem işlem yapılacak bölgeye uygulanır. Ayrıca, bazı ürünler lidokain içermektedir. Lidokain bir lokal anesteziktir. Son yıllarda iğne yerine kullanılan micro-kanüller hastalar tarafından tercih edilmektedir.
İşlem sonrasında fark hemen görülürmü? Dolgu uygulaması yaptırılıp sonrasında günlük rutine normal bir şekilde devam edilebilir.
Dolgu uygulaması işleminin yan etkileri var mıdır? Enjeksiyon sonrasında, işlem iğneyle yapılmışsa morluk görülebilir. Kanülle uygulama yapıldıysa morluk görülme ihtimali daha düşüktür. Dolgu işlemi sonrası dokuda ödem oluşabilir. Genellikle 24 saat içinde kendiliğinden düzelir. Çok nadiren görülebilen enfeksiyon ve allerji diğer yan etkilerdir.
Dolgunun etkisi ne kadar sürer? Dolguların etki süresi yaş, yapılan bölgeye, enjekte edilen dolgu miktarı, cildin kalitesine, yaşam tarzı, sağlık gibi faktöre bağlı olarak hyaluronik asit dolguların etkisi 8-12 aya kadar devam etmektedir.
Hyaluronik asit içeren dermal dolgular tekrarlayan tedavi ile mi etkili olurlar? Tek bir enjeksiyon işlemi sonrası pozitif sonuçlar alınır ve hyaluronik asit vücut tarafından absorbe edildiği için bu etki 12 aya kadar sürer. Bununla birlikte kırışıklığın şiddetine bağlı olarak bazı kişilerde optimum sonuçlar almak için ilave uygulamalar yapılması gerekebilir. Birçok hasta tedavinin etkilerini korumak amacıyla rötuş enjeksiyonları yaptırmaktadır.
Botox ve dermal dolguların etkileri aynı mıdır? Dermal dolgular ve Botox aynı şeyler değildir. Botoks yüzdeki mimik kaslarının meydana getirdiği dinamik çizgilerin tedavisinde, dolgular ise statik çizgiler, çökme ve hacim vermek istediğimiz yerlerde kullanılır. Botoks ve dolgunun kombine kullanılması tedaviyi güçlendirir.
Dermal dolgu işleminin yapıldığı, diğer kişiler tarafından hemen farkedilir mi? Enjeksiyonlar tecrübeli ve yetkili uzmanlar tarafından doğru bir biçimde yapıldığında, yüz ve cilt gençleşmiş görünmelidir, fakat herhangi bir işlem uygulandığı fark edilmemelidir.
Çok fazla güneşte kalmak dermal dolguları etkiler mi? Dermal dolgular güneşe maruziyetten direkt olarak etkilenirler. Sonuçların uzun süre korunması için uzun süre güneşe maruz kalmaktan kaçınılmalı ve 35’in üzerinde koruma faktörlü güneş kremleri kullanılmalıdır.
Dolgu Enjeksiyonları
Geçen yıllarla birlikte yerçekimi, güneşin UV ışınları, yüz mimik hareketleri ve tabi ki sigara cildi olumsuz etkilemektedir. Cildi daha genç ve diri gösteren deri altı dokusu giderek parçalanır ve mimik kaslarının neden olduğu mimik çizgilerinin (gözlerin yan tarafında kaz ayağı) oluşumuna izin verirler. Dolgu maddeleri çizgi ve kırışıklıkları doldurmaya yardımcı olur. Dolgu maddeleri deri altına verildiğinde, kırışıklıkları ve çöken yerleri doldurur ve dudak ve yanaklara dolgun bir görünüm verirler. Ayrıca çökük görünümlü yara izlerinin altına enjekte edilerek, izlerin belirginliğini azaltırlar. Çene ucu ve alın bombeliği için de kullanılan dolgu maddeleri bu bölgelerin daha dolgun görünmesini sağlarlar. Ağız kenarındaki çok derin çizgilerde (ağız kenarındaki çizgiler) yeterli olmayabilen bu çizgiler lazer, dermabrazyon, kimyasal deri soyma gibi tekniklerin uygulanması ile daha iyi sonuçlar verebilir. Bu üç teknik cildin üst tabakasının soyularak cildin yenilenmesini öngören yöntemlerdir. Çok hareketli yüz mimik kasları ya da gevşek cilt dokusundan kaynaklanan derin katlantılar için yüz veya alın germe uygulanırken, daha küçük kırışıklıklar için dolgu maddesi enjeksiyonu ek olarak yapılabilir.
Bu alandaki bilgiler özet şekilde verilmiştir, hekiminizin uygulamasından memnun olmanız için yaptırmadan önce mutlaka yüz yüze görüşerek en kaliteli ürünün en iyi şekilde kullanılmasını sağlamanız ve yapacağınız görüşmede tereddüt yaşamadıysanız yaptırmaya karar vermelisiniz.
Dolgu ve Botoks uygulamasının bir hekim haricinde yapılması çok büyük hayati tehlikelere kadar götürecek sonuçları oluşturabilir.
Masseter botoksu, masseter kasının yer aldığı yüzün alt kısmının botoks ile inceltildiği uygulama işlemidir.
Massetter botoksu, yüzün alt kısmındaki şekil bozukluklarının tedavisi hedef alınır. Yüzdeki erkeksi ve sert görünüm orantılı bir şekilde düzeltilir.
Masseter kasının fazla büyük olması sadece estetik açıdan değil, fiziksel olarak da kişiye rahatsızlık verebilir. Bu nedenle bu prosedür bazı durumlarda hem şekil hem de tedavi amacıyla da uygulanır.
Botoksla çene küçültmenin en kolay yolu Botoks uygulamasıdır denilebilir.
Masseter botoksunda ağrı, sızı ya da morluk riski oluşmaz. Hasta uygulamadan hemen sonra işine devam edebilir. Hastalar genel olarak 1 hafta içinde masseter kasının yumuşadığını ve 6 hafta sonra yeni çene şeklini tam olarak görebilir. Genellikle 4-5 tedaviden sonra çenede kalıcı düzelme olduğunu görülmektedir. Asimetriklikler düzeltilerek, Masseter botoksu ile daha uzun ömürlü, estetik ve simetrik sonuçlar elde edilir.